Ülkeler arasında gerçekleşen hizmet transferleri neticesinde, söz konusu transferlerden elde edilen kazançların vergilendirilmesi ülkemiz için olduğu kadar, diğer devletler içinde önemli bir sorun teşkil etmektedir. Zira, yurt dışı hizmet transferleri birden fazla ülkenin ekonomik sınırları dâhilinde gerçekleştiğinden her devlet, elde edilen kazancı vergilendirmek istemektedir. İki veya daha fazla ülke arasında gerçekleşen çok taraflı işlemler neticesinde elde edilen gelir ve servet kaynaklarının/kazançlarının, işlemin tarafı olan devletlerce vergilendirilmek istenmesi, devletlerarasındaki vergilendirme yetkisine ait sorunlara yol açarken, mükellefler açısından ise mükerrer vergilemeye sebep olmuştur. Bu zorluklar ise, işlemin tarafı olan ülkeler arasında yapılan Çifte Vergilemeyi Önleme Anlaşmaları ile aşılmaya gayret edilmektedir. Ticari kazanç olarak değerlendirilen hizmet ithalatı işlemlerinde vergileme ciddi sorunlara sebebiyet vermektedir. Ülkemiz açısından dar mükelleflerin elde ettiği ticari kazançlarının vergilendirilmesi, dar mükellef gerçek kişi ve kurumların Türkiye'de işyeri ya da daimi temsilcilerinin bulunması gerekmektedir. Ancak günümüz dünyasında elektronik ortamda sunulan hizmetler nedeniyle VUK'un 156'ıncı maddesinde yer verilen işyeri tanımı, bu hizmetlerden elde edilen ticari kazançların Türkiye'de vergilendirilmesi için yetersiz kalmaktadır. Kanun'da yer alan işyeri tanımlamasına "elektronik işyeri" tanımlaması uluslararası gelişmelerde göz önüne anılarak yapılması anılan sorunun çözümünde önemli bir aşama olacaktır. Ülkemizde, yurt dışından yapılan işlemler özellikle çalışmanın omurgasını oluşturan yurt dışı hizmet alımlarının vergilendirilmesi işlemi için salt Türk vergi sisteminin bilinmesi yetersiz kalmaktadır. Zira, küreselleşmenin etkisiyle ülkeler arasında doğrudan ticaret yapılan günümüz dünyasında, ülkemizin taraf olduğu ÇVÖA hükümleri belirleyici temel etken olmaktadır. Yurtdışından gerçekleştirilen hizmet alımlarına ilişkin olarak, dar mükellef kurumların vergilendirilmesinde ağırlıklı kazanç unsurları ticari kazançlar, serbest meslek kazançları ve gayrimenkul sermaye iratlarından oluştuğu görülmektedir. OECD Model Anlaşmaları temelinde yapılan ÇVÖA'nda, tereddüt hasıl olan ve zamanla güncellenen konulardan serbest meslek kazancının ülkemiz uygulaması dikkate alındığında, uygulama birliğinin sağlandığı konular olsa bile, istikrara kavuşturulması gereken karar ve işlemler olduğu da tabidir.