Hz. Muhammed (sas), hicretin 9. yılına gelindiğinde Arap yarımadasında büyük ölçüde hâkimiyet sağlamış durumdaydı. Özellikle söz konusu coğrafyanın kalbi sayılan Mekke şehrinin fethinin ardından artık Araplar arasında Hz. Peygamber'in (sas) otoritesi tesis edilmiş oldu. Bununla beraber yarımadanın kuzeyinde, dönemin büyük devletlerinden biri olan Bizans ve ona bağlı bölge kabileleri hâlâ İslâmiyet ve onun hedefleri önünde ciddi bir tehdit oluşturuyordu. Bu tehlikenin bertaraf edilmesi ve ileride gerçekleşecek fetihlere kapı açılması gibi sebeplerle tüm zorluklarına rağmen yaklaşık yedi ay süren bir hazırlığın sonucunda uzun ve meşakkatli bir sefer gerçekleştirilmiştir. Sıcak bir mevsimde, uzun bir mesafeye ve güçlü bir düşmana karşı sefere çıkan Müslümanlar, Hz. Peygamber'in (sas) önderliğinde, tüm bu zorlukları gösterdikleri muazzam birlik ve dayanışma ile aşmayı başarmışlar; içlerindeki münafıkların aleyhte propagandalarına karşılık sağlam ve kararlı bir duruş göstermişlerdir.