Parodi, ilk olarak Aristoteles tarafından taklitçi şiirleri nitelemek için kullanılır. Orta Çağ Avrupa kültür hayatında, folklorunda önemli bir halk eğlence ve mizah biçimi haline gelen parodi, bayram şölen, karnaval gibi özel günlerde halkı eğlendirmek amacıyla üretilen taklide dayalı gülünç metinlere verilen addır. Ciddi metinlerin alaycı dönüşümüne, dayanan parodik metinler tragedya, destan gibi epik türlerle komedyanın harmanlandığı bir nesir edebiyatın ve romanın doğuşunda etkilidir. Bu nedenle romanın kökleri Orta Çağ karnaval yaşamına uzanır. Parodinin temeli bir metin, tür veya söylemin başka edebi metinler içinde taklit edilerek yeniden üretilmesine dayanır. Antik Yunan'daki yazarlık okullarından bu güne taklit özgün bir edebiyatın doğmasında etkilidir. Türk edebiyatında romanın doğuşu, Batı edebiyatının taklit edilmesi kadar, meddahlık, orta oyunu vb. gibi geleneksel halk hikâyelerinin parodik bir anlayışla taklit edilmesine veya yeniden yazımına dayanır. Bu iki yönlü etki ilk dönem romancıları olarak nitelenebilecek Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi, Recaizade Mahmut Ekrem, Hüseyin Rahmi vb. yazarlarda ortaya çıkar. Modern ve postmodern dönemde de Batı romanı ve geleneksel halk hikâyeciliğinden parodi, pastiş, alaycı dönüştürüm vb. metinlerarasılık yöntemleriyle faydalanılır. Türk romanı, bir yandan geleneksel türler ve Batı romanının izleri üzerinde yükselirken diğer taraftan Ahmet Hamdi Tanpınar, Oğuz Atay, Adalet Ağaoğlu, Tahsin Yücel, Orhan Pamuk vb. yazarların elinde yeni kurgu ve anlatım yöntemleri arayışına girişerek özgünleşir. Bu süreçte parodi yazınsal eleştiri, yeniden üretim ve mizah vb. işlevleriyle önemli bir yazınsal yöntem olarak öne çıkar.