Nanoteknolojinin ortaya çıkmasıyla birlikte bilim insanları, nano ölçekli malzemelerin kendine has özelliklerini incelemekle daha fazla ilgilenmeye başlamışlardır. Elektrostatik bir fiber üretim tekniği olan elektroeğirme yöntemi, çeşitli alanlarda uygulamaların çok yönlülüğü ve potansiyeli nedeniyle son yıllarda daha fazla ilgi görmeye ve araştırmalara konu olmaya başlamıştır. En dikkat çeken uygulamalar arasında, doku mühendisliği, biyosensörler, filtrasyon, yara bantları, ilaç dağıtımı ve enzim yakalamayı görmek mümkündür. Nişasta, kolay bulunabilmesi, düşük maliyetli olması ve biyolojik değerleri nedeniyle nano ölçekli biyomedikal araştırma alanlarında ortaya çıkan bir polimerdir. Nişasta polimeri, doku mühendisliği ve hemostatik uygulama gibi birçok uygulamada toz ve film olarak kullanılmıştır. Dallı amilopektin yapısı nedeniyle lifli formda nişastanın üretilmesi çok zordur. Elektroeğirme yönteminin son yıllarda daha fazla kullanılması sebebiyle lifli nişasta formuyla ilgili çalışmaları birçok uygulamada görmek mümkündür. Bu tez çalışmasında nişasta ve polikaprolakton (PCL), kompozit nanofiberler, farklı nişasta oranlarıyla çok girişli elektroeğirme tekniği ile üretilmiştir. Polimer konsantrasyonu, akış hızı ve voltaj gibi işleme parametrelerinin kompozit fiber çapı üzerindeki etkisi gözlenmiştir. Fourier dönüşümü kızılötesi spektroskopisi (FTIR), taramalı elektron mikroskobu (SEM), kompozit fiberlerin mekanik ve fiziksel özellikleri (yoğunluk, viskozite ve elektriksel iletkenlik gibi) incelenmiştir. Ayrıca, yara bandı uygulaması için hücre zehirlenmesini (sitotoksisite) belirlemek amacıyla bir hücre kültürü testi de yapılmıştır. Bütün bu çalışmalar neticesinde, elde edilen nanofiberlerin biyomedikal uygulamalar için sahip olduğu potansiyel irdelenmiş ve yorumlanmıştır.